Matematik Öğrenme Güçlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Öğrenmek, çok boyutlu süreçler bütünüdür. Öğrenme güçlüklerinin sebeplerini araştırmak, tüm bu boyutları göz önünde bulundurmayı ve etraflıca analiz etmeyi gerektirir.

Prof. Magne Nyborg’a göre öğrenmenin tanımı şu şekildedir:

Öğrenmek, tecrübe kazanarak deneyimleri muhafaza etmek ve hatırlanan deneyimleri düşünsel olarak işleyerek, değişmek demektir. Öğrenilen şey, uzun vadede hatırlanabilmelidir (uzun süreli hafıza). Eğer işlenen ders çocuk tarafından hatırlanamıyorsa veya yarım yamalak hatırlanıyorsa, esasında iyi bir şekilde öğrenilmemiş demektir. Eğer bir şey hatırlanıyorsa ve böylece hakkında düşünülüyor ise, bu bir şekilde öğrenilmiş demektir.

Öğrenmenin boyutları kategorize edildiğinde fizyolojik, psikolojik, kimyasal ve sosyolojik boyutlar karşımıza çıkar. Bu farklı boyutlar içerisinde birlikte veya ayrı ayrı meydana gelebilecek aksaklıklar öğrenme güçlüğüne sebebiyet verebilir.

  1. Öğrenme Ortamından Kaynaklı Öğrenme Güçlükleri

Öğrenmek, sosyal deneyimler de içeren bir durum olduğundan öğrenmekte zorlanmanın sebebi zaman zaman öğrenme ortamı kaynaklı olabilir. Okulda, sınıfta çocuğun bireysel öğrenme şekline uygun tekniklerle öğrenim görmemesi matematik dersini öğrenmekte zorlanmasına sebebiyet verebilir.

Her çocuğun zihinsel hazırbulunuşluğu birbirinden farklı olabilir. Bazı çocukların matematiksel düşünebilmek için zihinsel alt yapısında bulunması zorunlu matematiksel kavramların anlamlarını bilmediği gözlemlenmektedir. Bazı çocuklar ise kavramların anlamlarını bilmelerine veya sezgisel olarak hissetmelerine rağmen matematiksel problemi çözmek için odaklanamazlar. Çocuğun odaklanamamasının sebebi öğrenme ortamından kaynaklı da olabilir veya  Dehb gibi zihinsel yapılanma sebebiyle de olabilir. Örneğin kalabalık ve gürültülü ortamlarda odaklanmak bazı çocuklar için zordur. Odaklanamamak da öğrenme güçlüğünü beraberinde getirebilir.

Öğrenme ortamından kaynaklı öğrenme güçlüğüne sebebiyet veren bir diğer değişken ise hız değişkenidir. Bazı çocuklar, sınıf arkadaşlarına göre daha yavaş olabilirler. Daha yavaş olan bu çocuklar matematiksel problemi anlamak ve anlamlandırmak için daha fazla zamana ihtiyaç duyarlar. Kendi hızları ile ilerleme imkanı sunulmayan bu çocuklar başarısızlık deneyimini çok sık yaşarlar. Uzun vadede kronik bir başarısızlık algısı ve öğrenme güçlüğü geliştirme ihtimalleri yüksektir.

Halbuki bu çocukların ihtiyaçları eğitim süreci içerisinde doğru analiz edildiğinde ve karşılandığında öğrenme ve başarılı olma deneyimini yaşayabilirler.

  • Psikolojik Sebeplerden Kaynaklı Öğrenme Güçlükleri

Çocuğun matematik öğrenmek ile ilgili ilgi ve motivasyon eksikliğinin olması öğrenmekte güçlük çekmesine sebebiyet verebilir. Motivasyon eksikliğinin birçok sebebi olabilir. Matematik dersi, içinde yaşadığımız toplumda zor ve başarılması imkansız bir ders olarak algılandığından çocuklar bu algıdan etkileniyorlar. Aile içerisinde çocuktan önce matematik dersinde başarısız olmuş ve bunu sıklıkla dile getiren kardeşler, ebeveynler varsa çocuk bu tutumdan negatif yönlü etkilenecektir.

Üst üste fazla başarısızlık yaşamak, çocuğun matematik dersine karşı olumsuz benlik algısı geliştirmesine sebebiyet verir. Bu durum kronik öğrenilmiş çaresizliğe evrilebilir.

Dikkat eksikliği ve odaklanma problemleri matematik öğrenme güçlüğüne sebep olabilecek diğer nedenler arasındadır. Odaklanamamak, soyut bir düşünme disiplini olan matematik dersi için dezavantajlı bir durumdur.

Bellek – hafıza ve performans kaygısı gibi durumlar öğrenme güçlüğüne sebep olabilecek diğer psikolojik nedenler arasındadır.

  • Fiziksel Sebeplerden Kaynaklı Öğrenme Güçlükleri

Çocuk, yeterince iyi görmüyor ve duymuyor ise anlatılan şeyleri algılaması veya kitaplarda yazılanları okuması zor olacaktır.

Zaman zaman gözden kaçabilen bir durumdur bu ve buna dikkat etmek gerekir çünkü çok sayıda çocuk bunu fark edemeyebilir veya her şey yolundaymış gibi davranabilir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir