İnsanın yaşama stilini oluşturan şey nedir?
İnsanın yaşama stilini oluşturan en temel şey kendi kendisi ile konuşma biçimidir.
Kendimizle nasıl konuşuyorsak, kendimizle öyle yaşıyoruz. Kendimizle nasıl konuşuyorsak, kendiliğimizi o şekilde deneyimliyoruz.
Ailelerin çocukları ile ilgili yaşadıkları en genel duyguların başında endişe gelir. Çocuklarının gelecekleri ile ilgili endişeli olmayan az aile tanıyorum.
Bu noktada aileler kendilerine şu soruyu soruyorlar bir anlamda:
Çocuğum kendisine nasıl bir yaşam stili geliştirecek?
Çocuğum kendisi için bir yaşama stili geliştirebilecek mi?
“Çocuğum kendisi için bir yaşam stili geliştiremeyecek” kaygısını en yoğun yaşayan ebeveynlerin çocukları, kendi yeterlilikleri ve gelecekleri hakkında en yoğun endişeleri deneyimliyorlar.
Ebeveynlerin bilinçli veya bilinçdışı şekilde deneyimledikleri bu kaygı, ebeveynin çocuğu ile ilişkisindeki gerçeklikte yaşam buluyor. Yani;
Her gün çocuğunun geleceği ile ilgili endişe ile uyanan bir anne-babanın, çocuğunun bugünüyle olan ilişkisini farkında olarak veya olmadan bu endişe yönetiyor.
- Matematik dersinden çok düşük almışsın, bu gidişle doğru dürüst bir işin olmayacak
- Deneme sınavında sınıfın en başarısız öğrencileri arasındasın, böyle giderse iyi bir lise kazanamayacak, iyi bir bölümde okuyamayacaksın.
- Eğer çok çalışır ve başarılı bir çocuk olursan mutlu ve rahat bir hayatın olur. İyi bir işin, iyi bir maaşın olur. Herkes sana saygı duyar.
- Şimdi çok çalışırsan gelecekte başarılı ve mutlu olursun.
Özellikle çocukları okula başlayan ebeveynlerin çocuğunun geleceği ile ilgili kaygısı daha da artar. Çocuğun yaşı ve sınıfı ilerledikçe ebeveyn ve çocuk arasında dersler, sınavlar ve başarılı olmak dışında konuşulan çok az şey kalır.
Yukarıda da söylediğim gibi, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiyi, başarı ve gelecek kaygısı yönetir hale gelir.
Burada devreye giren durum genelde çocuğun yeterince yetenekli veya yeteneksiz olmasından ziyade ebeveynin kendi çocukluğu, kendi öğrencilik yılları ve kendi başarı durumu ile ilgili henüz adını koyamadığı ve derinlerine gömdüğü kendi endişesidir. Ebeveynin buralarda yönetemediği kendi endişesi zamanla çocuğunun endişesi haline gelir.
Çocuk tarafından durum şu şekilde deneyimlenir;
Annem veya babam, bu dünyada her şeyi en iyi bilen insanlar. Onların benimle ilgili bildiği her şey doğru ve gerçek. Eğer benimle ilgili bir endişeleri varsa, bu endişe haklı, doğru ve gerçek bir endişedir.
Çocuğun iç sesi;
- Başarılı olabilmek için yeterince zeki değilim.
- Ben bu matematik sınavından asla yüksek bir not alamam.
- Deneme sınavlarında iyi bir derece yapmak benim yapabileceğim bir şey değil.
- Başarılı olmak için yeterli değilim.
Böylelikle becerilerin geliştirilebilecek şeyler olmasından daha ziyade ya sahip olunan ya da olunmayan şeyler olduğunu düşünür.
Kendi becerileri, yetenekleri ve gücü hakkında olumsuz duygulara ve zihinsel resme sahip olan bir çocuk denemekte ve öğrenmekte zorlanır. Fırsat buldukça erteler. Becerilerini erteler, sorumluluklarını erteler, kendisini erteler. Erteler de erteler.
Yeterince iyi yapamayacağına, yeterince başarılı olamayacağına, yeterince yüksek alamayacağına inandığı için hiç denememeyi seçer. Yapmayı, başarılı olmayı veya yüksek almayı hiç denememiş olmanın verdiği acı, deneyip beceriksiz kendilik ile yüzleşeceğinde yaşayacağı acıdan daha tercih edilebilirdir.
Çünkü çocuk eğer gerçekten deneyip yeterince iyi sonuç çıkaramazsa kendi elleriyle kendi yetersizliği ile yüzleşmiş olur. Bilinçdışı düzeyde zaten bedeninde taşıdığı bu bilgi ile bilinçli şekilde yüzleşmek acı verir, zordur.
Tüm metin boyunca konuştuğumuz şey gelişmiş becerilere sahip olmak -örneğin iyi gelişmiş matematiksel düşünme becerisi- olsa da bu becerilerin gelişebilmesi için hazır olunması gereken duygusal bir altyapı üzerine odaklandık. Çünkü, denemeden, yanılmadan, hatalar yapmadan beceriler gelişemezler.
Çocuklar, başarılı olabilmeleri için hazır paketler şeklinde yüklenmiş yazılımlara sahip olarak doğmadılar. İlgili becerilerini deneyerek ve defalarca hatalar yaparak geliştirebilme becerisine sahip olarak doğdular.
Mükemmeliyetçi tutumlar sergilemeden, ertelemeden denemek için ise çocukların kendileri ile konuştukları iç seslerinin hata yapmayı utanç verici ve yıkıcı bir deneyim olarak isimlendirmemesi şart.
Çocukların iç sesleri, ebeveynlerinin ve hayatlarında çok değer verdikleri diğer yetişkinlerin seslerinin içselleştirilmiş halidir.
Çocuğunuzun iç sesinin, kendisi ile konuşma şeklinin, büyük oranda sizin onunla konuşma şeklinize bağlı olduğunu unutmayın!
Ebeveyn olarak sizin kendinizle olan iç sesinizi düzenlemeniz halinde, çocuğunuzla olan iletişim şekliniz de değişecektir.
Çok sevgili ebeveyn;
Birçok konuda kendini suçladığını, kendini yetersiz gördüğünü ve ne yaparsan yap kendini yeterli hissedemediğini biliyorum. Yeterli hissedemediğin ve kendini zayıf gördüğün konularda kendinle olan konuşma şeklin, hayatının birçok alanında karşına çıkacak ve deneyimini şekillendirecektir.
Bu, senin kendinle konuşma şekline katkıda bulunması için benden sana:
Şimdiye kadar yapmış olduğun veya şimdi yapmakta olduğun şey, muhtemelen en mükemmel sonucu doğurmayacak. Kızının/ oğlunun kendi becerilerine güvenmesi, potansiyelini hayata geçirebilmesi için onunla kurmaya çalıştığın ilişki, yapabildiğinin en iyisiydi muhtemelen.
Hatalar yaptın, yapıyorsun ve yapacaksın.
Onun kendisini sevmesine, kendi gücünü kendi içinde hissetmesine engel olacak çok fazla tutumun oldu, olacaktır.
Bu tutumların neler olduğunu fark etmen, bu tutumlara neden sahip olduğunu anlaman ve bu tutumları dönüştürmek için gelişime açık olman; büyümeye ve hatalarından öğrenmeye devam ettiğin anlamına gelir.
Hatalarınla kurduğun ilişkiyi çocuğun gözlemleyecek ve kendi hataları ile kurduğu ilişkide seni örnek alacaktır.
Hataların şefkate ihtiyaçları vardır ve şefkatini önce kendi hatalarına karşı göstermelisin.
Bu, mükemmeliyetçi tutumlara sahip olan erteleyen ve çocuğunla olan konuşmalarında sana ilham vermesi için:
Sevgili çocuk,
Muhtemelen hatalı davranışa sahip olmakla hatanın kendisi olmak arasındaki farkı henüz bilmiyorsun. Hataların seni utandırıyor, benliğini eziyor ve sana acı veriyor.
Yeterince umursamadığın için başarısız olduğunu düşünüyorsun. Yeterince umursamadığın için değil sonucu çok umursadığın için erteliyor ve başarısız oluyorsun. Sorumluluklarını ertelemen, olası hata ihtimallerini de ertelemen demek aslında. Hatalarınla karşılaşmak, onları karşılamak ve onlarla ne yapacağına karar vermek senin için baş etmesi zor durumlar. Hatta senin tarafından baş etmesi imkansızmış gibi görünen durumlar.
Hatalarınla barışmayı, onlarla ne yapacağını öğrenebildiğin anda her denemende bir öncekinden daha iyi sonuçlar alacağını göreceksin. Senin için mükemmel sonuç, her deneme girişiminde bir öncekinden daha iyi olmandır.